Ülke Tarihi Bugün Özbekistan’ı oluşturan topraklar tarihî süreç içierisinde Turan, Türkistan, Mâverâünnehir gibi isimler almıştır. Yapılan bilimsel araştırmalar bu coğrafyada yerleşimin binlerce yıl öncesine dayandığını ortaya koymaktadır. Bu noktada bölgenin bilinen ilk medeniyeti, geçmişi M.Ö. 5. bin yıla uzanan Kaltaminarlılardır.Bölgede ilk tarım faaliyetlerini M.Ö. 3. bin yılın sonlarında başladığı ve ilk şehirlerin kurulduğu tahmin edilmektedir. Milâttan önce 6.-5. yüzyıllarda bölgede Bahtar Krallığı ve Büyük Hârizm Devleti’nin kurulduğu bilinmektedir. M.Ö. 4.-3. Yüzyıllarda bölgede İran Ahamenîlerine ve Büyük İskender’in istilalarına karşı mücadele edilmiştir. Bu tarihten itibaren bölgedeKang Hakanlığı, Kuşan, Dâvân gibi devletler hüküm sürmüştür. Bu dönemde bölgede birçok Zerdüştlük, Budizm, Yahudilik gibi birçok dini inanışın varlık göstermiştir. 6.-7. yüzyılda bölgede yaşayan topluluklar Yettisuv’da (Yedisu) kurulan Batı Türk Hakanlığı bayrağı altında birleşmiş ve nihayet 8. Yüzyılın başlarında Mâverâünnehir ve Hârizm, Kuteybe b. Müslim kumandasındaki İslâm orduları tarafından fethedilmiş, bölge halkı bu tarihten itibaren İslâmiyet’le tanışmıştır. Emevî hakimiyetinin ardından 9. yüzyılda bölgede Sâmânîler Devleti ortaya çıkmış, aynı asırda Karahanlılar’ın, 12.yüzyıldaKarahıtaylılar’ın hâkimiyetine giren bölgede daha sonra Hârizmşahlar Devleti kurulmuştur. İslamiyet’in bölgeye gelişi ile birlikte Özbek coğrafyası, yaşanan siyasî kaoslara rağmen önemli bir ilim ve kültür merkezi haline gelmiş, bu yüzyılarda bölgede dünyaca ünlü düşünürler, biliminsanları, din alimler, siyasetçiler ve sanatçılar yetişmiştir. Fergânî,Hârizmî, Fârâbî, Bîrûnî, İbn Sînâ, İmam Buhârî, Hakîm et-Tirmizî, Burhâneddin el-Mergınânî gibi isimler bu kapsamda zikredilebilir. 1200’lerin ilk çeyreğinde bölge Moğol istilasına uğramış, Buhara ve Semerkand başta olmak üzere bölgedeki belli başlı tüm şehirler harap olmuştur. 14. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Moğol hakimiyeti sona ermiş Timur bölgeyi hakimiyeti altına alarak yeni bir düzen tesis etmiştir. Bu süreçte yirmi yedi devleti idaresi altına alarak geniş bir imparatorluk kuran Timur liderliğinde bölgede büyük değişimler meydana gelmiş, şehirler yeniden imar edilmiş, ticarî hayat canlanmış, farklı coğrafyalardan bölgeye getirilen sanatçılar sayesinde kültürel yaşam zenginleşmiştir.Timur’un vefatı ile birlikte bölgede taht kavgaları yaşansa da, Timur Devleti’nin bölgedeki hakimiyeti bir asır kadar daha devam etmiştir. 15. yüzyılda Şeybânîler bölgede hakimiyet kurmuş, Ebülhayr Han dedesi Özbek Han’ın adını taşıyan tebaasını siyasi bir çatı altında toplayarak 1428’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu tarihten itibaren Timur Devleti’nin bölgedeki varlığı sona ermiştir. Ancak 16. ve 17. yüzyıllarda devlette bölünmeler meydana gelmiş ve tarihte “Üç Özbek Hanlığı” olarak isimlendirilen Hive Hanlığı, Buhara Hanlığı ve Hokand Hanlığı ortaya çıkmıştır. Söz konusu hanlıklar dönem dönem İran’a karşı mücadele içinde olmuş ve Osmanlı ile yakın siyasî ilişkiler kurmuş, zaman zaman da kendi aralarında çekişmeler yaşamışlardır. 19. yüzyılın ortalarında Türkistan coğrafyası Ruslar tarafından işgal edilmeye başlanmış, 1865 yılında Taşkent Rus hakimiyetine geçmiştir. 1867’de bölgeyi yönetmek üzere Türkistan Genel Gubernatorluğu kurulmuş, 1876’da Hokand Hanlığı’na son verilmiş, Buhara Emirliği ve Hîve Hanlığı da sömürgeleştirilmiştir. Böylece Çarlık Rusyası, bölgenin doğal zenginliklerine el koymuş, halk yoksullaşmıştır. Rusların bu baskıcı yönetimlerine karşı 1893’te Taşkent’te, 1898’de Endican’da, 1916’da Taşkent, Mergilân ve Cizzah’ta halk ayaklanmaları gerçekleşmiş, bu ayaklanmalar kanlı şekilde bastırılmıştır. Taşkent’te 1 Kasım 1917 tarihinde gerçekleştirilen Bolşevik ayaklanması ile Sovyetler hakimiyeti ele geçirmiş Nisan 1918’de Türkistan Genel Gubernatorluğu kaldırılarak Türkistan Otonom Cumhuriyeti, 1920’de Buhara Halk Sovyet Cumhuriyeti ve Hîve’de Hârizm Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. 1924 yılında Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuş, daha sonra 1936’da Karakalpakistan Otonom Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içine alınmıştır. 70 yıl kadar Sovyet rejimi tarafından yönetilen Özbekistan, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte 1 Eylül 1991 tarihinde bağımsızlığını ilân etmiş, 20 Aralık’taki referandumda Özbekistan Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak İslam Kerimov seçişmiş, 8 Aralık 1992’de Özbekistan Cumhuriyeti anayasası kabul edilmiştir. Siyasî Yapı Özbekistan, 30 milyona yaklaşan nüfusu, jeostratejik konumu, köklü tarihi, zengin kültürel değerleri ve ekonomik potansiyeliyle bölgesel barış ve istikrar için önemli bir konumda bulunmaktadır. Özbekistan, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlığın ilan edildiği 1991'den Eylül 2016’daki vefatına kadar İslam Kerimov tarafından yönetilmiş, Aralık 2016’daki seçimlerin ardından yeni cumhurbaşkanı, ülkede 2004 yılından itibaren başbakanlık görevini sürdüren Şavkat Mirziyoyev olmuştur. Ülkedeki idarî yapı, 12 ilin yanı sıra Taşkent Büyükşehir Belediyesi ve Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti’nden oluşmakta ve başkanlıkla yönetilmektedir. Özbekistan’da milletvekilleri ve cumhurbaşkanı 5 yıllığına seçilmektedir. Son parlamento seçimleri Aralık 2014’te yapılmıştır. Ülkede senato ve yasama meclisinden oluşan 2 kanatlı parlamento bulunmaktadır.Yasama Meclisinde 150, senatoda ise 16’sı cumhurbaşkanı tarafından belirlenen 100 sandalye bulunmaktadır. Ekonomik Yapı Özbekistan, son yıllarda oduğu gibi gelecek 10 yılda da dünyada en hızlı büyüyecek ülkeler arasında yer alması beklenmetedir. Son on yılda ortalama %8 büyüyerek bu alanda önemli bir istikrar ortaya koyan Özbekistan, sahip olduğu doğal kaynalar ve genç işgücü potansiyeli ile önemli bir ekonomik potansiyel barındırmaktadır. Dünyanın 71. Büyük ekonomisi konumundaki Özbekistan, altın rezervleri bakımından dünyada 4., üretiminde de 7. sırada yer almakta ve ülkede yılda 92 ton altın üretilmektedir. Özbekistan, uranyum rezervleri bakımından da dünyada 11., üretim bakımından 7. sırada bulunmaktadır ve yılda 4 ton uranyum üretilmektedir. Doğalgaz üretimi bakımından da dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Özbekistan’da yıllık ortalama 65 milyar metreküp doğalgaz üretilmektedir. Öte yandan Özbekistan dünyanın en büyük pamuk üretici ve ihracatçıülkelerinden biridir ve ülkede her yıl yaklaşık 3 milyon ton pamuk lifi üretilmekte bunların yarısından fazlası ihraç edilmektedir. Türkiye-Özbekistan İlişkileri Türkiye, 16 Aralık 1991 tarihinde Özbekistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olmuş, 4 Mart 1992 tarihinde ise iki ülke arasında diplomatik ilişkiler tesis edilmiştir. İki ülke arasında 2017 yılına kadar 90’ın üzerinde ikili anlaşma ve protokol imzalanmış, karşılıklı çok sayıda üst düzey ziyaret gerçekleştirilmiştir. İki ülke arasındaki ticaret hacmi, 2016 yılında 1.24 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bugün Özbekistan’da faaliyet gösteren500 kadar Türk sermayeli firma bulunmaktadır. 1991 yılında kazanılan bağımsızlıktan itibaren 25 yıl ülkeyi yöneten İslam Kerimov’un 2 Eylül 2016 tarihinde hayatını kaybetmesinin ardından 4 Aralık 2016 tarihinde yapılan seçimlerini Şevket Mirziyoyev kazanmış, böylece iki ülke ilişkileri için yeni bir dönem başlamıştır.İki ülke cumhurbaşkanlarının 2016 ve 2017’deki karşılıklı ziyaretleri esnasında çeşitli alanlarda 25 belgeye imza atılmış, ikili ilişkilerin hızla geliştirilmesi noktasında kararlı ve yapıcı adımlar atılmıştır. Müslümanların Durumu Özbekistan, dinî geleneğin oldukça güçlü olduğu bir bölgedir. İsam dini ve medeniyeti açısından son derece önemli birçok şehir Özbekistan sınırları içerisinde yer almaktadır. En önemli hadis kaynağı kabul edilen Sahih Buhari adlı eserin sahibi İmam Buhari ve başta Türkiye olmak üzere Sünnî Müslümanların çok önemli bir kısmının itikadda mezheb olarak benimsedikleri Maturidiye mezhebinin tesis edicisi kabul edilen İmam Maturidî bu bölgedendir. Yine Özbekistan’daki Taşkent, Semerkand ve Buhara gibi şehirler de, İslam kültür ve medeniyetinin en önemli şehirleri arasındadır. Dolayısıyla Özbekistan tarih boyunca Orta Asya coğrafyasında İslamiyet’in merkezi konumunda yer almış bir bölge olarak öne çıkmaktadır. Bu güçlü konumuna rağmen, gerek Sovyet rejiminin, gerek bağımsızlık sonrası süreçte devleti 25 yıl yöneten İslam Kerimov yönetiminin uyguladığı politikalar sebebiyle Özbekistan’da Müslümanlar dinî yaşam konusunda büyük sıkıntılar yaşamış ve yaşamaktadır. Eski devlet başkanı İslam Kerimov’un kendisi için bir tehdit olarak gördüğü İslamî yapılanmaları kontrol altında tutmak adına geliştirdiği yöntemler, ülkedeki tüm Müslümanlar için büyük bir eziyete dönüşmüş, günlük hayat içerisindeki temel pratikler dahi yerine getirilemez hale gelmiştir. Öyle ki kısa süre öncesine kadar ülkede sakal bırakmak ve camiye gitmek gibi sebeplerle insanlar gözaltına alınmış, bu gibi durumlar terör şüphelisi olmak, illegal faaliyet yürütmek olarak algılanmııştır. Özbekistan’da son derece güçlü olan dinî gelenek ve son dönemde küresel sistem eliyle büyük bir siyasi kaosun içine çekilen Afganistan etkisi, benzer bir akıbete uğramak istemeyen Özbek yönetiminin İslam karşıtı tutumu için gerekçe oluşturmuştur., İslam Kerimov sonrası başlayan yeni dönemde, diğer alanlarda olduğu gibi dinî yaşam ve inanç hürriyeti alanında da görece bir iyileşmenin yaşanması beklenmektedir.